Sevgili Turgut,
Sana birkaç sorum var. Bir hocam bazen soruların cevaplar
kadar önemli olduğunu hatırlattı bana. Sadece sorularının olması da cevaplar
kadar anlamlı olabilirmiş. Neyi anlaman gerektiğini bilmek için önemli mesela.
1-
Söz verdiğinde tutar mısın? Sözün büyüğü küçüğü
var mıdır yalanın pembesi beyazının olabilme ihtimaliyle eş değerde olabilir
mi?
2-
Olgunluk nedir? Bir yaştan sonra mı gelir?3- Gençlik nedir? Hangi hataları gençliğine verebilir insan? İlla aptalca şeyler yapıp bunlara gençlik mi demeli, duygusal gelgitlerimize aşk demek gibi midir bu da?
4- İlişkilerde mesafe kurmayı bilmeyen insanlar bunları karşısındakini aptal sanarak mı yapar? Her davranışın neden ve sonuç ilişkisini kurar da 3 maymunu oynamayı karlı mı sayar birey?
5- Kararlar neye göre verilir? Öncelikleri her zaman belirlenebilir mi kişinin?
6- Kişi neden içinde bulunduğu ve parçası olduğu bütünlükleri her zaman olduğu şekliyle algılayamaz da kişiden kişiye her şeyin anlamı ve tanımı değişir?
7- Olağan gördüklerimizin içinde kendimize kurduğumuz anlamlar dünyası bir başkası için olağan içinde görülmüyor olsa da yine de birey konuşup anlayabilir mi?
8- Duruş nedir? Bir yere zincirli midir?
9- İlişkiler kişileri hep aynı mesafeden mi görür? Yoksa ilişkiler de bulutlar gibi hareket edebilir mi? Sadece rüzgar, atmosfer hareketleri, yörünge, mesafeleri etkilemeye yeter mi, doğal olarak değişir mi her şey?
10- Neyin anlamı büyüktür? Neyin anlamı küçüktür? Neyi önemseyip düşünür de kişi neyi önemsemeden geçer? İrili ufaklı mıdır olgular? Yoksa her parça birbirine eşit oranda etki edebilecek kuvvette midir? Bir kelebek kanadından fırtına kopabilir mi?
11- Nasıl vazgeçer insan? Nasıl unutur? İnsan unutabilir mi?
12- Bazı sorulara cevap versen bile izleyen sorulara cevap veremeyeceğinden emin olduğunda kişi hiç birine cevap vermemeyi seçmeli midir? Bu zaman kazanmak mıdır?
13- Bir haftadır geçmeyen baş ağrısı bir beyin tümörü olabilir mi? Cevaplanmayan sorular baş ağrısı yapar mı?
Daha başka sorularım da var. İstersen bazıları için kendi
şıklarımı da ekleyebilirim cevap niyetine ama bunun anlamlı olduğu düşüncesinde
değilim. Birey çerçevesi çizilmiş yollar içinde kendine cevap aramamalı. En
maddi olguların bile yarın hala aynı doğrulukta kalacağından emin olamıyoruz.
İnsanların bir laneti olacaksa bundan iyisini düşünemiyorum. Sürekli merak
içinde yaşamak bir zevk iken hiçbir cevaptan emin olamamak ızdırabı içinde kıvranıyorum.
Sana yazmamın nedeni cevaplarının doğruluğuna olan
güvenimden değil ama o rakı masasında olup sizinle merak içinde olmayı hayal
ediyor olmamdandır. Rakıyla insan özgürleşiyor. Ne çok boğuluyoruz
topluluklarda. Anlamak için değil ama birlikte aramak için bana yazar mısın?
Uzun zamandır denizi dinlemiyoruz buna alıştık ama artık
yıldızları bile göremiyoruz.
Göğe bakma durağında buluşalım mı?
Selamlar,
Derya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder