Ben geceye inanırım, sen benim kadar inanç duyuyor musun ona, buna bakmalısın. Bir de: kaça kadar saymayı başarabilirsin. İşe başlarken tek tek adımlarını ölçerek kullanmayı bilmeli insan. Sayılar kuramına enine boyuna baktım ben, sayıları bir bir tanımaya çalıştım, sıfırla yüzleşeyim dedim ve sıfırı tükettim. Şimdi, kim ileri sürebilir şunu : Gecenin sıfır çocuğu vardır. Kanıtlamak gerekir. Böyle bir sava inanıyorsak, ne yapabiliriz, oturup saymaya koyulmaktan başka. Bir kere, her gün geceyi beklemek zorunda kalacağımız kesin. Sonra, bütün geceyi uyanık geçirmekten başka bir çözüm bulamayacağımız da kesin. Asıl aşılması kolay olmayan engel, gecenin yerini saptamak. Onun gökyüzünde durduğunu sanan öylesine çok insan gördüm ki, ancak bu kadar yanılmak olur: Gece olunca, kalkıp yeryüzüne iner. Yoksa bunca korkmaz, bunca ateş, mum, lamba yakmazdık. Demek ki gece, gerçekten içimizdedir. Onun için çocuklarını sayamayacağımızı sanmak boş yere büyüklenmeye kapılmaktır. Ben gecenin yerinde olsam çocuklarımı saydırmazdım. Sayıların sonul sonsuzluğu buradan kaynaklanıyor bana kalırsa. Sonra, gece diyorsun ya, kuzum hangi geceden sözediyorsun: Dün gece yarın gece ile nasıl karşılaştırılır? Hem yarın gecenin geleceği nereden belli?
Enir BATUR. (bir balık bir başka balığa onu sevdiğini söyler mi?)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder